patlatmak — i 1) Patlama işine yol açmak Kulakları patlatan bir ses bütün ormanı, bütün kuşları, bütün dünyayı susturdu. M. Ş. Esendal 2) Bir silahı veya patlayıcı bir maddeyi ateşlemek 3) mec. Bir insanın sabrını tüketmek 4) nsz Tokat atmak Şimdi patlatırım … Çağatay Osmanlı Sözlük
şamar patlatmak — aniden güçlü bir tokat atmak Sağ avcumun bir şamar patlatmak için nasıl kaşındığını hâlâ unutmuyorum. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çömlek patlatmak — çocuk oyunlarında ebeyi yanıltmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
espri patlatmak — konuşma sırasında, beklenilmedik anda, ortama uygun hoş, nükteli veya ilginç söz söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mısır patlatmak — cin mısırını kalburda ve ateş üzerine tutarak patlamasını sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödünü koparmak (veya patlatmak) — (birinin) çok korkutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
taban tepmek (veya patlatmak) — uzun yol yürümek Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tokat atmak (veya patlatmak) — 1) el içi ile vurmak 2) argo dolandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
afyonunu patlatmak — argo (birinin) kendi keyfine dalmış olan birini öfkelendirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
haber patlatmak — çok önemli bir haberi ilk kez açıklamak Bu haberi patlatacak olan gazete en az bir hafta gündemi belirlemiş olacak. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa patlatmak — bir konu üzerinde pek çok düşünmek Sen sabahtan akşama kadar rahat rahat oturuyorsun, ben kafa patlatıyorum. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük